Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Deve kuşları

En son yayınlar

yokluğun ve varlığın verdiği acı

Artık dayanabiliyor muyum bilemiyorum.  Nefes aldığıma bakılırsa dayanabiliyorum hala. Değersizlik! 3 yaşında bir çocuk, söz verdiğim bir çocuk. "her şey güzel olacak"  Ne zaman?  Son 4 yılımı bana tutamaycağınız sözler vermeyin diyerek, tutulmayan sözlerin bıraktığı hayal kırıklığına katlanarak geçirdim.  Şimdi kendimden bizzat kendimden darbe yedim. 3 yaşındaki ben bana çok kırıgın. Hiçbir şey güzel değil. Hiçbir şey güzel olamadı.  15 yıl sonra 17 yaşındaki ben de kendime kırgın olur muyum diye düşünmeden edemiyorum.  Her şey güzel olacak mı bilemiyorum.  Umut insanı ayakta tutan asıl şeymiş. Öyle dediler. Umudum kaldı mı?  Güzkyüzünü terk eden bir yıldız gibi umudum. Bir anda parıldıyor sonraysa hiç var olmamışçasına kayıp gözden kayboluyor.    İçimde umut kırıntısı  Bazen parıldıyor bazen gülümsyor  Bazen de nefret kusuyor  Umut istiyor içim fakir  Kuşlar yemiş kalanı  Sonrası uzaklara yolcu  Kalan ben...

Kim seçer ki sevdiğini

  Düşümde gördüm bu seni sevdirdi  Bilmezken henüz yüreğini  Yaktın beni küçük bir kibrit gibi  Hani bilirdin ya sen herkesi.. bilemedin beni  Bilemedin işte beni.. mesela seni ne çok sevdiğimi  Duyuyorum gözlerinden benden nasıl çekindiğini  Biliyorum hissettirdiklerinden beni sevmediğini  Özletiyor sarılmayı ah o gözlerinin kahvesi  Ben seçmedim seni sevmeyi  Düşümde gördüm bu seni sevdirdi  Bilmezken henüz yüreğini  Yaktın beni küçük bir kibrit gibi 

Aşk benim neyime göre

  Ateşin samanı yakıverişi En aydınlık sabaha güneş tutulması gibi Bilmek ateş ve barutun yan yana gelemeyeceğini Öldürüyor çiçekleri ilkbaharda kar gibi Zavallı aşıklar hep duymak 'imkansız' deyişleri Ademin Havvasını arayışı gibi Bilmek ama yine de sevmek seni Duyacak mısın artık sesimi Sevmek seni kışa kuraklık çöle güneş gibi

Herkes sevdiğini söyler ama aslında herkes sadece birer yalancı

 Sana söylediğim sözler  Hani var ya bana söylediğin sözler  Kanatarak nefesimi keser  Ruhumda bıraktığın izler  Bildiğimi sanıyordum seni  Hep sorardın hani "ya üzersem seni"  Üzer miydin ki? Hayır söz konusu sen derdim hep  Üzmezsin sen değer verdiğini, bırakmazsın ya da sana ulaşmaya çalıştığında kaçmazsın  Çünkü sen ... Sana verdiğim sözler  Hani var ya bana verdiğin sözler  Farkında olmadan birbirimizin olduğu hayaller  Hayallerim olmuşsun  Seninle hayatımı doldurmuşum  Bana korkaksın dedin o zaman cesur olan sensin  ama işte kaçıp gittin  Bizden olmaz dedin önündeki yığınla kitabı gösterdin  Hemen ardından seviyorum seni dedin  Anlamadım sevdiğini anlamadım sevdiğimi  Koptu ip incelmeden Buydu beni inciten Sana her elimi uzatışımda yakışın Sanırım artık çok uzaksın  Beni çok kırdın  Sanırım seni çok kırdım

öyle

  Öyle bir bağırmak istiyorum ki; ağlamaktan boğazımın yandığı gibi yansın boğazım. Öyle bir bağırmak istiyorum ki; hissettiğim acı boğazımı kanatsın. Sustuklarım kanımla aksın. Öyle bir bağırmak istiyorum ki; sustuklarım canımı alsın. Kalem ayaklansın ve anlatamadıklarımı benim yerime anlatsın. öyle bir sustum ki; yalnızlığın mahsenlerine kapatıldım. ve şimdi öyle bir bağırmak istiyorum ki; haykırdıklarım canımı alsın ya da beni olduğum yerden ışınlasın.

Anılar hep mi acı?

  Bir gün bir mesaj buldu onu. "Selam kitap önerisi verir misin?" Ve öylece sohbet başladı. Üçüncü gün toz oldu. Olan küçük kıza oldu yalnızlığında boğuluyordu. Bir bildirim buldu onu " sanırım hayır" bu kızın sorusuna verilmiş bir cevaptı. "Kimsem yok diyenler hiç birinin kimsesi olmaya çalıştınız mı?" Ve başka bir sohbet başladı. Sonunda çocuk numarasını verdi. Konuşma devam etti. Çocuk ona yardım ediyordu. Yalnızlık denizinde boğulurken bir el onu bulmuştu. Bu el öyle bir eldi ki kızın tüm boş zamanlarını ve zihnini dolduruyordu; ama kız? Peki kız çocuğa ne veriyordu? Tam aksine önüne taş oluyordu. Kız hep korkardı istenmediği yerde durmaktan. O gün hararetli bir konuşma dönüyordu. Pat internet kesildi saat sabahın dördü. Çocuk ondan cevap bekliyordu yapacak bir şey yoktu. Uyandığında sabah yediydi. Çocuğa yazdı görünüşe göre çocuk kırılmıştı. Kızın çekip gittiğini sanmıştı açıklamasını yaptı ve bekledi. Saat öğlen on iki ve beklenen görüldü. Durdu durd...

Selam Ben UMUT!

 Dün bugün belki de yarın; dün bu gündü yarın da dün. Girişimizi yaptıysak ki bence bu hala bir giriş devam. Blog adımı Umut koydum. Selam dostum ben Umut. Umutları, boşa çıkmış, çıkan, çıkacak Umut. Başkasına umut bağlamayı bıraktım. Mesela babama yaslanmayı bıraktım artık. Tek umudum var ben ve hayatı kavrayabilme ihtimalim. Aslında kavradım sanki. Hayat bilinmezlikleriyle yorar çoğu zaman korkutur ama neredeyse hep bir çıkış vardır. Çıkış sensin çıkış her zaman sensindir. Beynin uçsuz bucaksız milyonlarca sinirin yaşadığı inanması güç bir şehir. O şehir sensin. O şehri kısıtlama ki çıkış hep sen olasın. Hayatı kavramış mıyım? Nasıl? Bitti mi sandın? Yanlış sandın dostum. Mutlu olmak için, iyi hissetmek için zengin olmayı  beklemek zorunda değilsin. Mutsuzsan seni mutsuz kılan şeyleri bul ve hayatından yaka paça at. Çıkaramıyorsan mesela ben gibi seni mutsuz kılan şey bizzat ailen ise yapabileceklerin sınırlıdır. Hele yaşın küçükse Allah Allah tufan misali ne yaparsan yap çe...

NAMUS :/

  Namus; TDK' ye göre.  - Bir toplum içinde ahlak kurallarına uymak ve iffet. - Dürüstlük doğruluk. İffet; TDK'ye göre namus anlamına geliyormuş bundan anladığım namus=iffet - Cinsel konular üzerinden ahlak kurallarına bağlılık. - Namus -Temizlik Temizlik; ( Bir kelimenin bu kadar anlamı olur mu yahu?) - Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı(l), pak, münezzeh, hijyen. - Özenle yapılmış. - Çok az kullanılmış ya da hiç kullanılmamış olan. Özrü olmayan. - Ahlakça lekesiz. - Sabıkasız. - Kirli olmayan. ( hani bu dil Türkçe'ydi konuya gireceğim diyorum bilinmedik bir kelime daha çıkıyor.) TDK deki anlamlara baktık değil mi? Yanlış anlamayalım diye araştırdım. TDK ne diyor? Toplumun ahlak kurallarına göre iffet. İffet neymiş? Cinsel konular üzerinden ahlak. Ahlak neymiş? Toplumun huyu. Eminim hemfikirizdir. Değilsen de umurumda değil. Derine inildiğinde ne varmış? Toplum. Toplum ne diyormuş? Cinsel konuları baz aldığımızda bakirelik. Bakirelik kimi...

MUTLULUK VAR İNANIYORUM

  Gözlemlerime göre herkes mutlu olmayı istiyor. Tabi sadece istiyor. Bazımızsa mutluluk diye bir şey yok diyor. Tabi sadece diyor. Mutlu olmayı çok mu istiyorsun çabala. Mutluluk yok mu diyorsun kanıtla. Hangisine inanıyorsan inan hangisini yaparsan yap sonuç olarak mutluluğu bulacaksın. Tabi bana göre. Bence mutluluk var mutluluk iyi insanların kalplerinde saklı. Ama biz insanlar ezbere kulaktan dolma düşüncelerle mutlu olma şansımızı katlediyoruz. Bunu kendimize yapmayalım. İyi olmak için çabalayalım. Çünkü mutluluk orada.

BUNUN ADI HAYAT

  Dünyada yalnız değilsin. Neden her şey sadece senin başına geliyormuş gibi davranıyorsun? Herkesin annesi, babası, kardeşi, dedesi, ninesi, kocası, karısı, çocuğu, sevgilisi ölüyor. Neden herkes mutlu da bir sen mutsuzsun gibi davranıyorsun? Bunun adı "hayat". Hayatta deprem de olur sel de, felaket de. Ama sen korkak, bahanelere sığın ve sadece kendini yıprat. Kutunda otur ağla ağla ve daha çok ağla. Mutluluk yok diye bahaneler üret mesela. Çabalama ama umut et mutluluğun geleceğine. Sen bekle öyle bekle. Nah gelir. Bunun adı "hayat". Savaşan kazanır. Ayakta duran kazanır. Mutluluk gelmez sana, sen ona gidersin. Belkide olduğun yerde yaratırsın. Ama sen korkak, bekle belki gelir varlığına bile inanmadığın mutluluk. Çok istersen inkar etmeye devam et kutunda. Hayat bu doğum-ölüm, gelir-geçer. Ama sen korkak, ölmeyi iste ve bekle. Bunu adı "hayat" yarın güneş hep doğar.

Hislerim dillendi

  Kendini çok zorluyorsun. Kendini asla olduğun gibi kabul etmiyorsun. Aciz ve çaresiz diyorsun. Hatta sevgi yoksunu. Her şeyin farkındasın. Adım da atmıyorsun geleceğe. O gelsin o koşsun istiyorsun. Gelmese de olur aslında ama birileri olsun. Cüret edemiyorsun konuşmaya. Soğuk diyorlar sana. Söyleyecek söz bulamıyorsun aslında. Soruyorsun kendine amacım ne Cevap yok Soruyorsun kendine hayalim ne Cevap yok Kızıyorsun sonra hayata Kırılıyorsun sonra Allah'a Mutluluk hakkında yazıyorsun Var diyorsun ama mutsuzsun Hayat bu diyorsun ama içinde yoksun. Yaşadığını hissetmek istiyorsun aslında Bir kıvılcım arıyorsun kendinde Ama yok

Dinle ilgili olmayan fikirlerim

  Din: Varoluşu açıklamak için başvurduğumuz bir yol. Aksi halde "nasıl var olduk" sorusu ile nasıl baş ederdik? Bazen korkumuz kullanılıyor zorlanılıyoruz. Sonra da zorlama yoktur deniyor. Düşünmeye korkmak, hayal etmeye korkmak. Bence din insanların isyan edişini, kendini yok edişini bastırmak için ortaya çıktı. Din insanlığın yaratımıdır. Birbirimizi ötekileştiriyoruz. Eskiden korkuyu bastırmak için bir yol , bir umuttu şimdi ise korkuyu yaratan ve düşünceyi nerdeyse körelten bir felaket. Dinler yüzünden nice savaşlar oldu, oluyor olacak. Din bir bağnazlıktır. Körü körüne inanmamız beklenir bizden. Tek doğrunun bu olduğuna inandırılırız. Peki diğer doğrular paslanmaya insanlığın gözü önünde yok olmaya başlar. Hemde bizi bu lanet döngüden kurtarabilecekken. Hepsine sırtımızı dönüyor ve halının altına süpürüyoruz. GERÇEKLERİ GERÇEKTEN, DUYMAYA İHTİYACIM VAR. (sadece beynimin vardığı sonuç çok takmayın ya diğer her şey gibi)

Bu hayat senin dostum

   Nefes al  Kır tüm zincirleri Serbest bırak zihnini Aksın kağıda için n efes al ama derin                                                                          Şimdi de gülümse içindeki küçüğe Nasıl olduğunu sor ona İyiyim mi dedi sana Yalan söylüyor iyi olsa Sormazsın kendini kendi kendisine Nefes al şimdi de bırak Nasılsın Şimdi de ben o yabancı sana soruyorum. Ve gülümsüyorum Sen de gülümse kendine ve dön yüzünü geleceğe

SÖZ VERME

Yoksanız ya da hiç olmadıysanız öyle ben varım demeyin insanlara. Onlar da benim gibiyse yıkılır kaleleri. Bir daha toplayamazlar. Son olarak sözler, sözler vermeyin tutmayacaksanız vermeyin. Umut verip dağdan aşağı yuvarlamayın.

KİME NE?

  Belki satrançta şahı mat edemiyorum ama Hayatta insanları mat edebiliyorum. Bu günden alıntı; Kuzenimin her zamanki gibi bize gelip çocuklarla oyalanıp en sonunda çalışma odasına gelip bana musallat olduğu bir gün bu gün. Dinlemek istemediğimi bildirmeme rağmen zorla Çukur dizisinin fragmanı ve özet bölümlerinden bahsetti bu alıştığım bir şey. Kendisi anlatacaklarını bitirdikten sonra ben de daha önce kendi zihnimde düşündüğüm " Hayvanların aklı var" fikrimi somutlaştırmak için daha önce bir arkadaşım sayesinde keşfettiğim goril Koko ve başka hayvanlar üzerindeki deneyleri izlemek kendime yeni fikir ve somut bilgiler katmak için bilgisayarı açtım. Kuzenim oradan atlayıp dur bak sana fragmanı göstereyim diye ortaya atıldı. Az öncekinden daha keskin ve kesin bir dille bunu istemediğimi isterse beraber araştırabileceğimizi söyledim ama o bunu dinler mi? Hayır deyip kenara çekildi. Kendisi de dinlemek ister diye bulduğum ilk videoyu açtım. Aradığım video değildi. Bir kedi ile y...

UTANIN!

  Hayır ben insanlığımdan utanmıyorum! Çünkü ben insan olarak düşünen, vicdan ve merhamet sahibi bir insan olarak utanılacak tek bir şey yapmadım. Utanacak olanlar belli. İnsanlığınızdan utanın! Utanın da az insan olun! Ben insan oluşumdan utanmıyorum ben insanlık kavramından nefret etmeme sebep olan insan kılığındaki yaratıklardan utanıyorum. Hayır ben utanılacak tek şey yapmadım. Ama siz yaptınız utanın utanın da az insan olun! İnsanlık bir kavram önemli olan o kavramı taşıyabilmek. Utanın! Utanın da az insan olun!

UYAN!

  Uyanın artık bunu yapmayın. Ellerinizden kayan hayatlarınız, yakmıyor mu canınızı yoksa hala farkında değil misiniz bu lanet döngünün? Farkına varın uzaklaşın az uzaklaşın. Sonra bakın dünyaya biraz bekleyin uzakta, nefretinizin birikmesine izin verin. Sonra dönün kendinize dönün ve sorun benim buradaki etkim ne, benim buna katkım ne? Peki duruyor muyum karşısında nefret ettiklerimin? Sorun kendinize, bir mahkeme salonu kurun. Vicdanınız yargılasın sizi ama olmasın sessizce! Haykırın ama önce uzaklaşın uzaklaşın ve gözleyin farkına varın şu lanet döngünün. Yakmıyor mu canınızı ellerinizden kayan hayatlarınız? Bir amaç bir amaç edinin bir şeye karşı savaşın. Uzaklaşın ve bir nefret edinin. O nefret ettiğinize karşı savaşın. Cehalet, açlık, yalnızlık ya da haksızlık ama savaşın. Beyinleriniz ölüyor uyanın!

UYAN!

            Yaşadığım şehir küçük bir şehir nüfusu da öyle pek yok ama şehir genelinde son 48 saat içinde 8 kişi intihar etti. Bunların altısı henüz gencecikti. Belki hayalleri vardı ama belliki umutları yoktu olsa neden yetemesinler acılarına? Bu 8 kişiden biri de 75 yaşında bir amca 7 çocuklu kim bilir acısı neydi? 75 yıl dayandı şu kahpe dünyaya ama son bir kaç yıl tak etti canına. Uyanın! Ne olursunuz uyanalım! Yetmedi mi bu bunalım yetmedi mi umut yok diye köşelere çekilişlerimiz. İnsanlar canlarına kıyıyor. Yeter demeyi öğrenip susmayı unutmalıyız! Onlarca yıldır kaderimiz ekmeğimiz eğitimimiz işimiz gücümüz hatta hayallerimiz bile başkasının elinde başkaları ipleri almış eline. Uyanın bu hayat her birinizin tek tek herkesin. İpleri alalım artık elimize. Lütfen çaresizliği bir kenara bırakıp çare üretelim. Biz ne yapabiliriz demeyi bırakıp ne yapacağızı düşünelim. Yalvarıyorum uyanın!